Yarış oyunları deyince birçok kişi için akla ilk gelen isim anında Need for Speed’dir. Şimdiye kadarki en başarılı yarış oyunu serilerinden biri olmasının yanında, aynı zamanda tüm oyun dünyasının da en başarılı markalarından biridir. Başta bedava olarak oynanabilen bir MMORPG olarak ortaya çıkan Need for Speed: World ise (piyasada yarış türünde pek fazla MMORPG olmadığını düşünecek olursak) bize serinin diğer oyunlarından daha farklı bir deneyim sunuyor. “Başta bedava” dedik çünkü oyun sadece 10. seviyeye kadar bedava, sonrasında daha da ilerlemek isterseniz Need for Speed: World Starter Pack’i satın almanız gerekiyor. Starter Pack olmadan da oyuna devam edebilmenize rağmen daha ileri gidemiyorsunuz ve kesinlikle puan toplayamıyorsunuz. Öte yandan oyunun bu seviyeden sonra gerçekten de satın almaya değip değmeyeceği ise biraz soru işareti aslında.

SINIRLI ÖZGÜRLÜK
Need for Speed: World’ün sağladığı online yarış oyunu heyecanının, diğer Need for Speed başlıklarından fazlasıyla ayrıldığı bir yanı ne yazık ki pek yok. En ilginç özelliği olarak beklenen MMO özelliği hakkındaki umutlarınızı biraz dizginleseniz iyi olur: Oyunun size sağladığı önünüzdeki dünya ne kadar genişse, diğer oyuncularla etkileşiminizi de o kadar minimal tutmuş. Evet, karşılaştığınız bu oyuncularla sohbet edebilir, onları grubunuza davet edebilir ve en önemlisi maç yapabilirsiniz. Fakat hepsi bu. Kulağa “başka ne yapılabilir ki zaten” diye geliyor olabilir ancak unutmayın ki bu bir yarış oyunu; yarışlarda iş birliği yapsanız bile öne geçmelisiniz. Yani grup olmanın pek bir cazibesi yok ve size getirisi olmuyor. Oynanış tarzı size Need for Speed: Most Wanted ve Need for Speed: Carbon’u bazı açılardan anımsatacak: Kimi ayarları, illegal yarışları ve polis kovalamacalarını alıp içine MMO elementleri katılmış gibi. Hatta bunu desteklercesine Carbon ve Most Wanted’dan şehirler olan Palmont ve Rockport’a da haritanızda rastlayacaksınız. Keşif modunda, her zamanki gibi şehri gezmekten ve yolları incelemekten fazla yapabildiğiniz başka bir şey yok. Bir yerden başka bir yere ulaşım için bu keşif turları belki işinize yarayabilir fakat kısa yoldan haritaya tıklayarak yarış bölgelerine ışınlanmak varken bu pek ilgimizi çekmiyor. Sunulan yarış tipleri ise iki adet: Sprints ve Circuits. Tek etaplık yarışlar olan Sprints’e karşılık, Circuits’de birden fazla etap halinde yarışıyorsunuz. Şehir içinde bulunduğunuzu ise hatırlatalım; trafik ve diğer oyuncuların hileleri sorunlarınızdan sadece birkaçı olacak. İleride çeşitli yamaların da çıkması umuduyla başka yarış modlarının da yapılmasını görmek güzel olacaktır. Yarışlar sırasında ise şehirden biraz daha izole edilmişiz. Onca keşif imkanının kısa yolları ezberlemek ve yarışları bu şekilde de bitirebilmek olduğunu sanarken, aslında bitiş çizgisine ulaşmanız için alternatif yollara izin vermeyen, yön oklarıyla kaplı duvarlarla karşılaşıyorsunuz. Bazı kestirme yolları ise en azından elinizden almamışlar, ki kazanmak için bu yollardan başka seçeneğinizin olmadığı durumlarla da karşılaşacaksınız. Oyunun en hoşunuza gidecek yanı ise ‘takip’ modu. Yasaları çiğneyerek her zamanki gibi peşinize takmakta zorlanmayacağınız polislerle yapılan kovalamacalar bunlar. Takip başladığında ‘heat’ metre ve önünüze çıkan uyarı yazıları ekrandaki yerini alıyor. Artık göreviniz polisleri atlatana kadar olabildiğinde kargaşa yaratarak yolunuz üzerindekileri -ve polisleri- yoldan çıkartmak ve etrafta yakalanmadan zarar yaratmak. Polisler tarafından çevrildiğinizde ya da yoldaki çivilerin azizliğine uğrayarak yavaşladığınızda ise çaresiz yakalanıyorsunuz. Hani aslında türü bile değişmiş olsa, özellikle bu kaçma-kovalama sahnelerinde o bildik Need for Speed tadını yakalıyorsunuz. Eğer daha önce serinin herhangi bir oyununu oynadıysanız, kendinizi o tanıdık bildik atmosferin içinde hissedeceksiniz.

NITRO YOK MU?
Arabanızı oyunda belli bir seviyeye ulaşana kadar da düzenleyemiyorsunuz. İlk başta sadece rengi gibi basit özellikleri değiştirebilmenize rağmen, daha güzel tasarımları ve en önemlisi arabanızın performansını etkileyecek eklentileri yapabilmeye ancak seviyeniz arttıkça başlıyorsunuz. Yine oyun ilerledikçe artan bir başka tipik özellik ise, ilk başta sınırlı sayıda görünen araba seçeneklerinin, oyun ilerledikçe gittikçe artması. Oyuna başladığınızda elinizdeki 35 bin dolar nakit parayla alabileceğinizin en iyisini alıp ileride geliştiriyorsunuz.

SPEEDBOOST OLMADAN ASLA
Need for Speed: World’de para kazanmak için yapabileceğiniz iki şey var. Biri klasik yollardan görevlerinizi ve yarışlarınızı tamamlayarak elde edeceğiniz kazançlar, diğeri ise free-to-play MMO oyunlarda mikro-alışveriş özelliğinden yararlanılan “SpeedBoost”. SpeedBoost’un bu durumda diğer free-to-play MMO’ları gibi daha büyük ağırlığı olduğu bir gerçek. Item’lar ve arabalar gibi oyun içi satın alabileceklerinizi SpeedBoost ile daha kolay yoldan halledebilmenize rağmen, bu yola hiç başvurmayıp kazancınızı kendi uğraşlarınızla birikenlere de bırakabilirsiniz.